Ücretsiz Arkadaşlık Sitesi

Webcam= Web (ing. örümcek ağı)

Cam (ing. kamera)

İnternet denilen yalan ortamda kullanılan webcam, belirli mekanlara yerşleştirilip, aldığı görüntüleri belirli aralıklarla güncelleyen bir nevi canlı yayının sanal ortamcasıdır. Kim web cam kullanır, öğrenciye indirim uygulanır mı, hamilelik yapar mı, avuç içlerinde tüy bitmesine sebep olur mu, aşağıdaki satırlarda bunlardan bahsedeceğim...

Önemli olan işlevi

Çok klasik bir spot kullandığım için hepinizden beşer beşer özür diler ve hemen konuya girerim.

Birinci kural, kameranızı güzel görüntü alan bir yere yerleştirmenizdir. Güzellik, insan denilen primat türünce gayet göreceli bir kavram olarak algılandığı için kısaca siz kameranızı, size "güzel" gelen bir noktaya yerleştirin. Mutlaka dünyanın herhangi bir yerinde bir sazan sizinle aynı konuda hemfikir çıkacaktır. Örnek vermek gerekirse, Taksim'deki tuvaletlere kameranızı yerleştirirseniz, anneniz ve babanız büyük ihtimalle yaptığınız bu işten pek zevk almayacaklar ve İnternet'e girdiklerinde "acaba yavrum kamerayı nereye koymuş?" diye dahi düşünmeyecektir. Oysa siz kameranızı misal bi L'ouvre müzesinin Mısır medeniyetleri salonuna koysaydınız ya da Champs Elysée'ye (Şanzelize okunur, Galatasaray'daki pavyonla karıştırmayın diye biçem olarak bunu seçtim) koysaydınız o zaman da "Yavrıım, ne güzel yerleri gösteriyor anasına, babasına..." diye sevineceklerdi.

Kural iki: Ne ekmek ne de su, olayım para...

Gün geçmiyor ki para denilen illet yaşamımızın farklı bir karesinde kendini göstermesin. Hop, bir bakmışsınız, İnternet'de de para kazanan adamlar ortaya çıkmış. Adamlar olmayan bir şeyden nasıl para kazanıyor diye merak edenlere, en basit bir örneği yine konunun kendisi vasıtasıyla vereyim. Misal: Genç ve taze bir kız, diyor ki, ben bekaretimi, şu gün şu saatte, kadınlı erkekli yirmi kişilik deneyimli bir kadro eşliğinde bozacağım. Ya da "biz yeni evlenen Antonigiller olarak, gerdek gecemizde, kilisenin sabah çanına kadar, birbirimize olan sevgimizi göstereceğiz... Şimdi böylesine arzular içinde kıvranan arkadaşlar tabii ki bir takım meraklı insanlar tarafından izlenmek, paylaşılmak istiyor. İşte webcam'in ana fikri de bu noktada ortaya çıkıyor. Paylaşım. Ama nereye kadar. Orası sizin dünya görüşünüzle ya da ahlak anlayışınızla sınırlı.

Kural üç: Samimiyetten

Webcam denilen nanenin bu kadar ilgi toplamasının bir sebebi de samimiyet. Eğer gerçekleştirilen olay bir nevi kendini sergilemek ise, sergileyen kişi (eksibisyonist) bir noktadan sonra olayın akışına kaptırıp, samimi bir şekilde kamera karşısında hareket etmeye başlıyor. Tabii ne oluyor? Çelik ve Kayahan'ın yıllardır şarkılarında belirttiği şey oluyor, samimiyet kazanıyor! Ne güzel... 

Kural dört: Her işin başı merak

Bir de sırf meraktan, sağda solda ne oluyormuş ne bitiyormuş öğrenmek isteyen, bilgi ibişlerinin ilgi odağı olan, New York-Cam, London-Cam, Kualalumpur-Cam gibi şehirleri gösteren kameralar, ya da bu şehirlerde insan trafiğinin yoğun olduğu noktalara konulan bir takım kameralara bakan bir insanla da karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu kesim de saygıdeğer insanlardan oluşur ve çok meraklıdır. Aktan boka her şeyi merak eder, tuvaletlerdeki izlerden iş arkadaşlarının iyi beslenip beslenmediğini bile hesaplamaya kalkar (başka şeyler de hesaplar, onları yazmıyorum)